Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Doğançay Şelalesi Turu 12 Şubat 2017

Doğançay Şelalesi Turu 12 Şubat 2017

12 Şubat’ın güzel bir Pazar gününde 4 silahşor ile gölgelerin gücü He-Man’ında desteğini alarak Voltran’ı birleştirdik ve düştük yollara. Meteoroloji Cumartesiden havanın karlı ve soğuk olacağını söylemişti, açıkçası bu bizi biraz endişelendirse de her zaman ki gibi yılmadan usanmadan bu havalar bu şartlar bizi durduramaz diyerekten tam gaz rotamıza uyarak yolumuza devam ettik. Havanın soğuk olacağını düşünerek yedek kıyafetler aldık, yetmedi 2 kat giyindik. 

Yola çıkalı 5 km. olmadan ısınmaya başladık. Bir yandan da güneş o güzel yüzünü bize göstererek içimizi ısıtıyordu. Güneşin açması bizi ısıttığı gibi günümüzün de güzel geçmesine vesile oldu. İşin özü hava beklediğimizde çok çok daha iyiydi. Bu güzel günde böyle bir turu kaçıranlar ok şey kaçırdığını açıkça söyleyebilirim. 

20 km. mesafedeki Doğançay köyüne rüzgarı da arkamız alarak sohbetler içerisinde varıyoruz. Doğançay’ın girişinde yer alan doğal kayak suyundan suluklarımızı dolduruyoruz. Buranın suyu o kadar lezzetli o kadar tatlı ki, bütün araçlar buraya su doldurmaya geliyor. Sularımızı doldurduk sularımızı da içtik, hemen köyün merkezine varıyoruz. İlk markete giriyoruz. Ne yapalım ne edelim derken bir ortak karar alıyoruz. Tost ne kadar diye soruyoruz. Yarım ekmek, yarım ekmek derken büyük yarım ekmek, 3 TL. diyor çok seviniyoruz abi sen bize 5 TL. lik yap zengin menü olsun diyoruz.

Birkaç topkek ve turun sonunda çaylarla birlikte ortalama 6-7 TL. bütün günün kişi başı hesabı oluyor. Ne zamana olur tostlarımız diye sorduk, bakkalcı da 15 dakika sürer dedi, bizlerde 15 dakika boyunca oradaki güzellikleri görmek ve fotoğraflar çekilmek için kendimizi bütünlüğünü ve tüm güzelliğini koruyan Doğançay merkezini gezdik. Burada yer alan eski binanın bahçesine girerek birkaç kare fotoğraf aldık. Bu bina gerçekten çok eski ve biraz zamana yenik düşerek sola doğru yatmış vaziyetteydi, ayrıca bu binanın bir hikayesi de var Mustafa Kemal Atatürk bu evde konaklamış ve bu ev Atatürk evi diye de geçiyormuş. 

Vakit geldi tostlarımız hazır. Bakkalcı abimiz öyle güzel sarmış paketlemiş ki, 1.5 saat sonra bile hala sıcaklığını bozmamışlardı. Kendisine teşekkür ediyoruz. Yukarıya şelaleye çıkmadan önce biraz bilgi topluyoruz. Yukarı da kar var mı, yol açık mı, bize yolun 2-3 gün önce açıldığını, üst kısımlarda kar olduğunu, araçların şelale yol ayrımına kadar gittiğini, buradan öteye gidilmediğini söylediler. Bizlerde biz bisikletliyiz her türlü gideriz diyerekten yola koyuluyoruz. 

Yaklaşık olarak 650 mt. yüksekliği 8 km. civarında tırmanma gerçekleştireceğiz. Yol boyunca gerçekten hatırı sayılır yokuşların olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. Gidecekler bu yarıyı kesinlikle dikkate almalılar. Birde burada ki bir tabela dikkatimi çekti. “Doğançay Bal Ormanı” bu tabela için şunu söyleyebilirim. Bu unvanı kesinlikle hak ediyor. Yol boyunca bir çok yerde arı kovanları ve arıcılık yapan dağ evlerini görmek mümkün. Yolda ilerlerken bir grup genç aşağıya doğru iniyordu, sonradan bir grup daha. Yetmedi bir grup daha. Hepsi bir tayfa ama çok kalabalıklar, tahmini olarak 100 kişiye yakındılar. 5 saattir yürüdüklerini söylediler. Ne diyelim ALLAH onlara da kolaylıklar versin. 

Yolu yarılamışken bir beyaz araba yanımızdan geçerek sağda duruyor. İçerisinden insanın aklına bile gelmeyecek çok sevdiğim iki insan Sakarya Dağcılar Derneği, Federasyonu, Topluluğu. Kısacası dağcıların yegane krallarından Kenan abi ve diğerinin adını unuttum, yaşlılık malum)) onları görünce çok sevindim . Ayak üstü bisiklet ve dağcılık üzerine çok güzel sohbetler ettik. Kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum. 

Öyle böyle derken şelale yol ayrımına kadar geldik. Buraya kadar ne güzel asfalt yolda ilerliyorduk, şimdi ise artık toprak yolda ilerlemek zorundayız. 8 km. çıktık ama şimdi 2 km. iniş zamanı, her çıkışın bir inişi vardır değil mi. Toprak yol değil bildiğin çamur yol. Buraya kadar cicili bici tertemiz gelmiştik. Bu kelek bize yapılır mı Şakir)) ne demek Şakir))) gaz fren şanzıman halimiz duman misali verdik coşkuyu çaldık mehteri, bir ona bir ona diyerekten aşağıya kadar bata çıka indik. 

Yine bilmeyenler için hatırlatma yapayım. Şelale yol ayrımı tabelasından sonra aşağıda taş köprü var. Bu şelalenin suyunun aktığı köprüdür. Köprüyü geçtikten sonra 500 mt. ileride yol ayrımı var. Burada tabela yok. Yolun birisi yukarıya doğru birisi aşağıya doğru gidiyor, siz ise sağdan aşağıdaki yoldan gideceksiniz. Zaten 200-300 metre ilerlediniz mi 2 tane dağ evini göreceksiniz. Unutmadan araçla gelenler bu mevsimde araçlarını yukarıda ki yol ayrımında bıraksınlar, aracınız çamur v toprak yolda batabilir yolda kalabilirsiniz. 

Dağ evinin yanından aşağıya doğru patika bir yol iniyor. Buradan aşağıya doğru inmeye başladığınızda şelalenin sesini ve bu mevsimde kendisini görebilirsiniz. 100 mt. kadar patikadan inince asıl inişe geliyoruz. Burası dananın zırt dediği yer. Herkesin harcı olan bir iniş değil, tehlikeli ve kaygan bir zemine sahip, heleki bu mevsimde. Bizler bile kaya kaya yuvarlana yuvarlana indik. Bizden önce zaten ne yolu ne de patikayı kullanan başka bir insan değil canlı bile olmamış. Tek deliler bizdik yani. 

Bu inin yaşlılar ve çocuklar için yaz dönemi bile hiç uygun değil. Sportif kıyafetlerle bu şelaleye gelmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Şelalenin yanına kadar iniyoruz. Bura da dere yatağına inen merdiven var. Merdiven güvenli. Buradan aşağıya iniyoruz. Yaz dönemi hemen inişte sağda olan kayadan karşıya atlayarak geçebiliyorduk. Şimdi su debisi ve şiddeti çok olduğundan böyle bir şeye kalkışmıyoruz. Tek çare ayakkabılarımızı çıkartarak sudan karşıya geçmek. 

Demesi kolay ama tabi ki geçeceğiniz yeri de bilmeniz gerekiyor. Öncelikle ayakkabılarımızı karşı tarafa fırlatıyoruz. Dizlere kadar paçaları sıvadıktan sonra buz gibi meybuz gibi sudan karşıya geçiyoruz. Geçmesine geçiyoruz ama resmen ayaklarımız donuyor. Hemen çoraplarımızı ve ayakkabılarımızı giyerek ısınmaya çalışıyoruz. Normal de burada ateş yakıp ısınacaktık ama aşağıya indiğimizde ve güneşinde ısısı ile ateş yakma ihtiyacı duymadık. Sadece su soğuktu. 

Burada fotoğraflar çekildik, güldük eğlendik, konum belirttik, yemeklerimizi burada yedik ve çöplerimizi yanımızda götürerek doğa zarar vermedik. Yukarıya çıkarken gizli patikadan her iki şelaleyi de gören yere gidiyoruz ve doyumsuz manzaranın tadını çıkartıyoruz. Burada ve her çevrede kardelen çiçekleri adeta bizi bizden ve ömrümüzden ömür alarak tüm görkemiyle bizi bizden alıyor, mest oluyoruz. Genelde bu çiçekler sadece bu mevsimde oluyor ve yüksek yerlerde yetişiyorlar.

Vakit kaybetmeden geri dönüş yoluna geçiyoruz. 2 km. inmiştik şimdi çıkma zamanı. Yokuş yukarı çamur yolda bata çıka, hatta birkaç yerde yürümek zorunda bile kaldık, yukarıya yol ayrımına asfalt yola geldiğimizde bisikletlerimize sanki birileri ağırlık takmışçasına yürüyen tank gibiydiler. 8 km. yokuş ineceğiz ve bisikletlerimizi temizlememiz lazım. Yol kenarında akan su birikintisinde bisikletlerimizi iyi kötü yıkıyoruz ve yürür hale getiriyoruz. İnerken çok hız yapamadık, bunun iki nedeni vardı, yol durumu, yol boyunca yolun ortasından akan su, kenarlardaki karlar ve toprak kaymaları, en önemlisi de hatırı sayılır şiddetli rüzgardı, resmen bisikletlerimizi savuruyordu. 

Yokuş inerken selelerimizi indirdik, bu çok nemli bir konu, mutlaka sele boyunu indiriniz. Yavaş yavaş yer yer biraz hız şekilde inişimizi gerçekleştiriyoruz. Köyün merkezine 500 mt. kala İsmail arkadaşımız bir şey fark ediyor. Abi burada mağara var galiba diyor. Bir bakıyoruz ki gerçekten de bir mağara var. Yıllardır buralara geliriz hiç görmedik hiç duymadık. Hemen içeri korkusuzca dalıyoruz. İçerisi zifiri karanlık, hemen ışıklarımızı yakarak ilerlemeye çalışıyoruz. İlerledikçe burasının doğal bir mağara olmadığını anlıyoruz. Yerlerde hortumlar ve elektrik kabloları var. Bu hortum ve kablolar tabiki aktif değiller ve kopuk ve parça parça hallerdeydiler. İlk etapta aklımıza ilk gelen şey burayı definecilerin kazdığı ve define araması olmuştu, mağara uzun ve sonu görünmüyordu. 

Bazı yerlerine su birikintileri de vardı. Ekipman ve malzeme olmadığından daha ilerlere gitmek için başka bir zaman geliriz diyorduk. Bu şartlarda ilerlememiz doğru değildi, ne zaman ne çıkacağı belli olmayacağı gibi ışık ve ekipmanlarda olmadığından bu cesaretten vazgeçiyoruz ve mağaradan çıkıyoruz. Köyün merkezindeki kahveye oturuyoruz ve çaylarımızı söylüyoruz. Kahve kalabalık selam merhaba derken şurada yukarıda bir mağara var nedir neyin nesidir diye sorarak bili almaya çalışıyoruz. 

Aldığımız bilgiler şu şekilde burası devlet tarafından yaklaşık olarak 10 yıl önce bir amaç için açılış ve sonunun çok uzun olduğunu söylüyorlar. Bir dönemde köylüler ayva vb. malzemeleri burada ambar olarak saklamak içinde kullanmışlar. Şimdi artık kullanılmadığını öyle pasif halde kaldığını söylediler. Bu bilgiler zaten bizim için yeterliydi. Bizde başka bir zamanda daha ilerlere gitmek için hazırlıkla geleceğiz ve gidebildiğimiz kadar giderek bizi ne gibi bir maceraların beklediğini göreceğiz inşallah.

Çaylar yudumlandı sohbetler bitti. Dönüş yoluna geçme vakti geldi, dönüşü ana yoldan değil de köy yollarından yapalım istedik. Yolumuzu 10 km. daha fazla uzattı, bir o kadarda yokuş çıktık ama inanın hepsine değdi. Daha önceden kuru asfalt olan yolu yenilemişlerdi, hem manzara hem de yol çok güzeldi, trafik derseniz eğer 3-4 araç ancak geçti. Öyle güzel ve temiz köylerden ve mahallerden geçti ki bizde bizden geçtik büyülendik resmen. İyi ki de böyle bir tercih yaparak bu yolu seçmişiz. 

Yorulduğumuza yokuşlara değdi, unutmadan yol boyunca bol miktarda köpek değil köpekler var. %80’i zararsız ama kalan kısmı uyuzun teki, durup yürümeniz gerekiyor. Köpek savarınız var ise sorun yok demektir. Öyle böyle derken kazasız belasız çok güzel bir gün ve tur geçirdik. Umarım devamı da gelir. Bir daha ki turlarda görüşmek dileğiyle Her şey için teşekkürler. 


Günün Özeti:
Toplam Mesafe: 31+41=72 Km.
Max Yükseklik 650 Mt.
Bisiklet Sürme Zamanı: 6 Saat
Ortalama Maliyet: 6-7 TL. Arası

1.jpg
Doğançay Şelalesi (2).jpg
Doğançay Şelalesi (3).jpg
4.jpg
5.jpg
6.jpg
Doğançay Şelalesi (7).jpg
Doğançay Şelalesi (8).jpg
Doğançay Şelalesi (9).jpg
Doğançay Şelalesi (10).jpg
Doğançay Şelalesi (11).jpg
Doğançay Şelalesi (12).jpg
Doğançay Şelalesi (13).jpg
Doğançay Şelalesi (14).jpg
Doğançay Şelalesi (15).jpg
Doğançay Şelalesi (16).jpg
Doğançay Şelalesi (17).jpg
Doğançay Şelalesi (18).jpg
Doğançay Şelalesi (19).jpg
Doğançay Şelalesi (20).jpg
Doğançay Şelalesi (21).jpg
Doğançay Şelalesi (22).jpg
Doğançay Şelalesi (23).jpg
Doğançay Şelalesi (24).jpg
Doğançay Şelalesi (25).jpg