ATATÜRK'ÜN
GÖZLERİNİ YAŞARTAN SAHNE ATA'mızın İstanbul
ikinci seyahati, biraz da zaruret icabı olmuştu. Felç hastalığına uğradı gibi
söylentiler çıkarmışlar ve bu asılsız şayia memlekete yayılma istidadı göstermiş.
Bu yüzden 1928 senesi yaz mevsimi ilerlemiş olmasına rağmen, acele İstanbul'a
hareket ederek Dolmabahçe sarayına gelmiştik.
İlk akşam sarayda,
mutaddan çok davetli var. ATATÜRK bu gece, yine de neşeli. Mütemadiyen çalışıyoruz.
Bir çok eserleri bizzat okuyor:
Öyle bir âfet-i
yektây-i emelsin meleğim
Bakamam gözlerine çünki erir göz bebeğim
Akıtam göz yaşımı pâyine bir secdeberim
Bakamam gözlerine çünki erir göz bebeğim
Şarkısını istediler.
Nakarat kısmına
gelince, işaret etti, durduk. Güfteyi tekrar ettirerek, bu şarkının nakaratı
olar:
"Bakamam gözlerine
çünki erir göz bebeğim"
sözü bu şekilde
olmalıdır dedi:
"Bakarım gözlerine
sonra erir göz bebeğim"
ve bir kere de
böyle okumamızı istedi, okuduk.
Boğazın Rumeli
sahilini takibediyoruz. Yat sahile çok yakın seyrediyor. Arnavut köy önlerine
geldik. Bir erkek ve genç bir kadın, rıhtımın parmaklığına dayanmışlar, boğazın
güzelliklerini seyrediyor.
Yatı görünce, kadın
bir çığlık kopardı:
- ATATÜRK... Allah'a
şükür. ATA'mız sağ ve Aslan gibi.
İki âşık genç avazları
çıktığı kadar, büyük bir heyecan ve coşkunlukla bağırıyorlar.
- Yaşa ATATÜRK,
sen çok yaşa... Senin hakkında kötü şayia çıkaranların dilleri tutulsun...
Bu candan tezâhürat
karşısında ATA'nın gözleri yaşardı. Mendilini çıkarıp sallamaya başladı. ATA
bu olaydan çok memnun olduğunu açıkça gösteriyordu.
- İşte, içten gelen
coşkunluk buna derler, çok isterdim bu gençleri tanımak.
Büyük dereyi geçtik.
Sarıyer'e doğru gidiyoruz. Küçük bir sandal çala kürek yata yaklaştı. İçinde
eski Kastamonu mebuslarından Necmettin Molla bey var. Ayakta ATATÜRK'ü selâmlıyor.
Yat derhal durdu. Necmettin Molla'yı yata aldılar. Molla ATA'ya, yalısına şeref
vermelerini rica etti. ATA vakit geçtiğini, bir başka zaman geleceğini vadettiler.
Üç gün sonra, bir
akşamüzeri Necmettin Mollanın Sarıyer'deki çok büyük ve zevkle döşenmiş yalısına
gidildi.
Ev sahibi sıfatıyla,
Necmettin Molla bey, bütün zenginliğiyle ATA'ya ikramda bulunuyordu. ATA, üst
katdaki salonda, balkon kapısına yakın bir yerde oturuyor. Biz salonun karşı
tarafında, köşede bir yerde oturuyoruz.