MUSIKİDE
ÇOKSESLİLİK Musıkide ileri
ve teknik bir kavram olan çoksesliliğe yönelik gelişkin bir tarzın uygulanmasını
engelleyen başlıca etken, bizde ötedenberi sürdürülegelen Alaturka-Alafranga
çekişmesi olmuştur.
Batıya yönelişte,
Türk musıkisini, kendi özyapısındaki kültür canlılıklarıyla, milli ve toplumsal
değerlerinden alan yeni çığırın açılamasında, elbette ki yeni çalışmalara ihtiyaç
vardır. Kendi öz kültürünü ihmal ve inkâr eden bir sanat, kişiliğini ve varlığını
koruyamaz. Çoksesli Türk musıkisinin yayılmasını sağlamak amacıyla yapılacak
armonizasyonlarda tutulacak yol nedir? Her şeyden önce belirli kurallara göre,
belirli sistem içinde, çokseslilik akımının teşvik edilmesi gelir. Geleneklere
ters düşen bir takım özentili denemelerden sakınarak, özellikle folklor konularını
işleyen müzikli oyunlar, sözgelimi küçük operetler ve müzikal hareketlere yer
verilmesi, akla gelen ilk çâredir. Musıki sadece kulak zevkini üstün tutan bir
zevk geleneği ve eğlendirme vasıtası olmaktan öte, bir eğitim vasıtası olabilecek
mâhiyeti, milli karakteri ve gerçek değerleriyle, bilimsel ve toplumsal yarar
sağlayacak bir ortamda gelişmelidir. Eğitimin temeli birlik ve beraberliktir.
Sanatın gelişmesinde de birlik ve beraberliği sağlamak, eğitimi çağdaş düzeye
çıkarmaktır. Aslında Türk musıkisi sistemlerinde, çoksesliliğe elverişli hareketlerden
faydalanmak vardır.
Teksesli olarak
büyük değer taşıyan Türk musıkisinin, çoksesliliğe ihtiyacı var mıdır? Bu, bir
yerde bazı şartlara bağlı olarak düşünebilir. Itrî'lerin, Dede'lerin musıkilerindeki
ses cümbüşü ve zenginliği, batının çokseslilik unsurlarına hiç de ihtiyaç göstermeyecek
bir ruh ve ifade zenginliği taşıdığından, klasik eserlerimizi, tüm değerleriyle,
olduğu gibi muhafaza ederek, çağdaş kurallara uygun çoksesli sistemler, yine
de musıkimiz kendi yapısındaki elverişli (tem)lerden aralıklardan faydalanılarak,
yeni eserler meydana getirmek suretiyle gerçekleştirilmelidir. Bunu da ancak,
önce Türk kültürünü ve musıkisini, sonra da batı kültürünü ve musıkisini iyi
bilen sanatkârlar yapacaktır.
Bu değer ölçüleri
içinde, Türk musıkisinin yapısı, uslûp ve tonal özellikleri ve ifâdesi bakımlarından,
milli kültürümüzü oluşturan gerçek değerlerini tespit ederken, yozlaştırıcı
ve özentili akımlardan kesinlikle sakınmak gerekir. Yapılacak küçük denemeler
ve musıki hareketleri, milli gelenek ve zevk anlayışımıza uygun bir sistemin
uygulanmasıyla gerçekleştirilebilir. Türk musıkisi politikasının sağlam temeller
üzerinde geliştirilmesinde temel ilkeleri tespit ederken, Türk milletinin güçlü
bir musıki potansiyeline sahip olduğunu bilerek, musıkimizin lâyık olduğu biçimde,
çağdaş sanat kurallarına göre ve batıya yönelik bir anlayış ve kavrayışla, Türk
musıkisi orijinini, kendi öz yapısındaki kültürden, milli ve toplumsal değerlerinden
alan bir sanat gücüyle ortaya koymak ve musıkimizi batılı otoritelerin kabul
edebileceği bir seviyeye çıkarmak, ancak böyle mümkün olacaktır. Burada büyük
ATATÜRK'ün gösterdiği ışıklı yolda ilerlemek vardır.
Batı tekniği, medeni
seviyeye ulaşmış her toplum için birdir. Ancak bunu her toplum, kendi yapısı
ve düşünce dünyası milli heyecanı ve kültürü ile yoğurarak, kendi öz kişiliğini
ortaya koyar ve milli musıki de böylece, kendi tarih gerçeklerinden, geleneklerinden
ve sanatından, kültüründen aldığı ilham, güç ve ruhla beslenmiş olur.
Kulağı, tek sese
alışmış toplumlara, çoksesli hareketleri, birdenbire kabul ettirmek kolay değildir.
Batıda da bu birdenbire olmamıştır. Erkek- kadın çocuklardan kurulu icra düzeninde,
farklı seslerin kategorilerine göre ayrılması düşünülmüş, özellikle kiliselerde
beliren ihtiyaçlar, yavaş yavaş ama devamlı ve sebatlı çalışmalarla aşamalar
kaydederek başarıya ulaşmıştır. (XV. yüzyıl)... Polifoni çağı denilen bu çağda
ünlü musıkiciler yetişmiştir. Bunların bir çoğu halk kaynaklarından da faydalanarak
ünlü eserler meydana getirmişlerdir. Bizde çoksesli, hareketlerin gelişmesinde
yararlı olabilecek tedbirler arasında, Türk kulağına büsbütün yabancı gelmeyecek,
batı musıkilerinden küçük parçalar seçerek, özellikle Türk halkının dinlemekten
hoşlandığı bando konserlerine öncelik vermek gerekir. Zorlama ile meydana gelen
sanat, hele musıki devamlı olmaz.
Büyük ATATÜRK'ün
bugünkü Türk kafası, musıkiyi düşündüğü zaman, insanlara basit ve geçici heyecan
verecek bir musıki aramıyor. Musıki, denildiği zaman, yüksek duygularımızın,
hayat ve hâtıralarımızın ifadesini bulan bir musıki muradediyor. Sözleri, bir
anlamda Türk duygusu, milli heyecanı ve kültürünü batı ölçüleri içinde, kendi
öz yapısına ve soyluluğuna yakışır bir sistemle geliştirilmesi ve bu ölçüler
içinde değerlendirilmesi gerektiğine de bir işarettir.
Bir yandan geleneksel
Türk musıkisinin, milli ve toplumsal değerlerini ve soyluluğunu taşıyan eserleri
korumak, öte yandan tüm medenî toplulukların hoşlanacağı, yeni bir Türk sanatında
başarı sağlamak için, batı tekniğinden yararlanmak suretiyle, Türk kulağını
çoksese alıştırmakta sistemli çalışma yolları elbette vardır. Her vakit ileri
sürülen halk musıkimizden yararlanmak bir yoldur. Türkülerimiz çoksesli bir
düzene sokarken ve koroya alırken, alışagelmiş armonik hareketlerden tamamen
ayrı, ezgilerin çatı aralıklarını armonik olarak kullanmak, özellikle halk çalgılarımızın
elverişli yapılarından yararlanmak en basit ve isabetli bir yol olarak gösterilebilir.
Sözgelimi Karadeniz kemençesi, tulumzurna, çiftekaval, hatta bağlama gibi çalgılarımızın,
pedal seslerinin koraya geçirilmesi (dörtlü, beşli, sekizli) milli aralıklardan,
paralel ses, sıra yürüyüş ve (tem) gibi hareketler kolaylıkla uygulanabilir.
Bu hareketler batıda da denenmiştir. Bir çok besteciler memleketlerinin halk
müziğinden geniş çapta yararlanmışlardır. Senfoniler, operalar, orkestra eserleri
meydana getirmişlerdir. Beethoven üçüncü senfonisi olan Eroika'yı yazarken,
yeni ezgiler bulmak için, halk müziği üzerinde denemeler yapmıştır.
Sanatın teknik
kuralları batıdan alınabilir. Yenileşme kaynakları arasında folklor değerlerinden
faydalanmanın isabetli yanları olduğunu belirtmiştir. Modern musıkide, ileri
sanat üstünlüğüne ulaşmış memleketler, halk kaynaklarından nasıl faydalanmışlardır?
Tuttukları yolda, milli çığırların doğmasını ve gelişmesini sağlayacak temel
unsurları büyük bir dikkat ve titizlikle seçmişlerdir. Burada çeşitli kaynakların,
bu arada folklorun sanatçının bilgi şuuruna yapacağı etki söz konusudur.
Türk (tem)lerinin,
batının tampere sistemiyle işlenmesi, bir yol olsa bile, tekrar edelim ki, en
elverişli hareket, halk musıkimizin yapısındaki aralıklardan yararlanmaktadır.
Son zamanlarda
Türk musıkisinde, çalgı gruplarının dörtlü beşli, sekizli aralıklarla hareketlendirilmesi,
her ne kadar bir aşama sayılsa bile (akapella) düzen değildir. Bu tarzda, çalgıların
basit de olsa, çoksesli icrasında, sözgelimi şarkıları, ya da türküleri (akapella)
olarak, ya da eşlikli bir düzenle, mümkün mertebe kolay çalınıp çağırabilecek
sözleri ve ezgileri seçmek önerilebilir. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki,
kendi musıkisini bilmeyen ve sevmeyen insanın ne kadar sanatçı da olsa, ileri
bir Türk musıki eseri meydana getirmesi mümkün değildir. Tekrar edelim ki, Türk
musıkisini çağdaş uygarlık ölçülerine ve kurallarına uygun biçimde oluştururken,
önemli olan milli yapımıza halel gelecek etkilerden kesinlikle sakınmaktadır.
Bu takdirde Türk musıkisi, kendi değer ölçüleri içinde, yeni değişikliklere
gidecek. Ve çoksesliliğe, milli haysiyetine, ahlâkına, duygu ve geleneklerine
uygun düzeyde, batı varlığı içinde yerini alacaktır.
Millet olarak,
milli geleneklerimizle kaynaşan ve bağdaşan ileri bir musıki özlemi içinde bulunduğumuz
bir gerçektir. Türk kulağını normal bir eğitimle çoksesliliğe alıştırmak hiç
de güç olmayacaktır.
Tradisyonel (geleneksel,
ağızdan aktarılmak suretiyle) Türk musıkisinin çoksesli olabilmesi için, alınacak
örnekler arasında, özellikle halk musıkisi esprisini ortaya koyacak küçük armonik
imitasyonların yararlı olduğuna işaret etmiştik. Türk musıkisi sadece teknik
niteliğiyle değil, kültür canlılığı bakımından, özellikle ayrılmaz bir bütün
olan halk oyunlarıyla kaynaşmış olması, bir avantaj olarak nitelendirilebilir,
yeter ki halk oyunlarımızın çağdaş anlamda koreografilerinin yapılması, küçük
ve kısa oyun müziklerinin, yukarıda belirttiğimiz hareketlerle çoksesli hale
getirilmesi mümkündür.